Writing,
invention, civilization, history, important, event
Yazı,
icat, uygarlık, tarih, önemli, olay
Yazının
icadı uygarlık tarihinde önemli bir olaydır.
İnvention
of writing was an important event in history of civilization.
Lighting
of large cities was very expensive and difficult before use of electricity
Büyük
şehirlerin aydınlatması elektriğin kullanımından önce çok pahalı ve güçtü.
(var olmak)
War
has always existed during the long history of man.
Savaş
uzun insanlık tarihi boyunca daima var oldu.
Not:
İngilizcede zarflar hal zarfları (adverb of manner), yer zarfları (adverb of
place) ve zaman zarfları (adverb of time) şeklinde üçe ayrılır. Bunların
herhangi bir ana yapıda tümleç olarak sıralanmaları hal + yer + zaman zarfları
şeklindedir. Bu sıralama bir istisna durumu dışında %100’lük bir sıralamadır.
İstisna;
Vurgunun çok fazla önemli olduğu durumlardır. Bu sıralama fiile veya ana yapı
endikatörüne yakın olan kullanılma şeklinde değişir. İngilizcede fiille nesnesi
arasına kesinlikle zarf getirilemez. 2 nolu ana yapıda zarfın yeri yapı
endikatöründen hemen sonradır. İngilizcede zaman zarflarının çok önemli bir
kısmını frequency adverb (sıklık zarfı) oluşturur.
Sıklık zarflarının biraz önce ifade ettiğimiz tümleç sıralaması dışında
kendilerine özgü 4 konumu vardır.
Frequency
Adverb (sıklık zarfı) = FA
Auxiliary
Verb (yardımcı fiil) = AV
1-)
Cümlede sadece asıl fiil varsa sıklık zarfının yeri özne ile asıl fiil arasında;
2-)
Cümlede bir yardımcı fiil varsa sıklık zarfı yardımcı fiil ile asıl fiil
arasında;
3-)
Cümlede iki yardımcı fiil varsa sıklık zarfının yeri ikisi arasında;
4-)
Cümlede ikiden fazla yardımcı fiil varsa sıklık zarfı asıl fiile en yakın ikisi
arasındadır.
S AV1 AV2 (FA) AV3 V
O C
Cümlede
not negatif form ibaresi de varsa sıklık zarfı not’dan hemen sonra getirilir.
İngilizcede hal, yer, durum vs. zarfları öncelikli olmak üzere diğer bir takım
zarflarda sıklık zarflarıyla aynı 4 konumu kullanır.
Worker, labour, division, payment, to receive
İşçi, emek, bölme, ödeme, almak
a-) İşçiler iş bölümüne göre para alır.
Workers receive payment according to
division of labour
b-) iş bölümüne göre işçiler para alır
According to division of
labour, workers receive payment
These
statistics predict the ages according to expectancy of life
İstatistik/istatistikler,
tahmin etmek, yaş, (ortalama) süre, yaşam
Bu
istatistikler ortalama yaşam süresine göre yaşı tahmin eder.
He
can not decide the case without proof of guilt
Karar vermek, dava, ispat/kanıt, suç
O
suçun ispatı olmaksızın davaya karar veremez.
1-)
Simple present (iktidar modali)
2-)
mutlaka V1
3-)
düz olumlu, düz olumsuz, soru olumlu, soru olumsuz
Can
-e bilir
Can
not
-eme(z),
-ama(z), -eyeme(z), -ayama(z), -eyemiyor, ayamıyor
Bu
kitaptaki fikirlere göre endüstrinin kamulaştırılması gereklidir.
This, book, idea,
industry, nationalisation, necessary
Bu,
kitap, fikir, endüstri, kamulaştırma, gerekli
According
to ideas in this book, nationalisation of industry is necessary
Special
protective clothing is necessary because of radiation from space
Özel
koruyucu giysi uzaydan gelen radyasyondan dolayı gereklidir.
Most
of the wealt of the country comes production of raw metarials
Ülkenin
zenginliğinin çoğu ham maddelerin üretiminden gelir.
Not
: the most kullanımı sıfat önüne
belirteç veya zarf kullanımıdır.
(En
… ) anlamında (most) kullanımı isim önünde niteleç veya sıfat kullanımıdır.
(Çoğu
… ) anlamında (most of …) kullanımı isim veya isim gurubu önünde adıl veya
zamir kullanımıdır.
(….’nın
çoğu) anlamında;
1-)
of edatının sağ tarafındaki ….’lı yerler eğer sayılabilen çokluğu gösterir
şekilde kelime veya kelime gurupları ise, most zamirini kişi zamiri (they)
kelimesi olan çoğul bir kelime konumuna getirir.
2-)
…’lı yerler eğer sayılamayan çokluğu gösterir şekilde kelime veya kelime
gurupları ise, most zamiri kişi zamiri (it) kelimesi olan tekil bir kelime konumuna getirir.
Sembolik Fiil Analizi
…
onayladı (simple past fiil)
…’yı
hemen gerçekleştiremedi (Adv. Could not simple past fiil
…
belirlemez (not simple present fiil)
…’yı
görebilir (can simple present fiil)
..’yı
yapabilirdi. (could simple present fiil)
…’yı
incele(miş) olu(yor) olmaya(cak) (Perfect, continuation, future fiil)
S
+ will + have + not + been + Ving + O + C
…
sık sık oluşmaz (Adv., not, simple present, fiil)
S
+ do/does + not + Adv + V1 + O + C
..’yı
destekleyebilir. ( can, simple present, fiil)
...’yı
beklememelidir. ( must, not, simple present, fiil)
..’yı
açıkça görmelidir. ( adv., must, simple present, fiil)
..’yı
tespit etmiş olmayacak. ( not, perfect, future, fiil)
S
+ will + not + have + V3 + O + C
..
hemen ölebilirdi. ( adv. could, simple past, fiil)
S
+ could + Adv. + V1 + O + C
..’yı
benimsiyor olmayacak. ( not, continuous, future, fiil)
S
+ will + not + be + Ving + O + C
..’yı
incelemiş olmuyordu. (not, perfect, continuous, past, fiil)
S
+ had + not + been + Ving + O + C
..’yı
açmaz. (not, simple present, fiil)
S
+ do/does + V1 + O + C
..’yı
hemen öğrenemez (Adv., not, can, simple present)
S
+ can + not + Adv. + V1 + O + C
..
yaşayamadı. (not, could, simple past, fiil)
She could not live
..’yı
açıkça kullanabilirdi. (Adv., could, simple past, fiil)
She
could clearly use
..’yı
rahatsız edemedi. (could, not, simple past, fiil
She
could not disturb
..
gülemedi
She
could not lough.
.’yı
soramaz
She
can not ask
..
kesinlikle gidemedi.
She
could not definitely go
..’yı
hemen karşılamadı.
He
did not just meet.
..
karşılaşamadı.
He
could not meet
..
şiddetli olarak savaştı.
He
violently fighted
..
telefon edemez.
He
can not call
…
duramadı.
He could not stop
..’yı
belirgin şekilde yazamadı.
He
could not clearly write
..’yı
anlayamaz.
He
can not understand.
..’yı
hemen ifade edebilir.
He
can immediately state
..
çalışamadı.
He
could not work
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder